Müebbet - Namütenahi
Müebbet
Dikenli yollar, prangalar, bağlı olduğumuz insanlar ve
sorumluluklar bunların hepsi dünya denen hapishanenin içinde mevcut. Tabiki
burada koğuşlar, sınıflar var. Zaten sınıfsız bir dünya hayal etmek ancak
ütopik bir alem olur. Peki bu dünyada, bu hapishanede hangi koğuştayız biz.
Hani ütopik alem dedim ya gelin bu koğuşları hayal edelim hep
birlikte. Yani biraz hayal kuralım.
Mesela birinci koğuş "Merhamet Koğuşu" olsun. Burada herkes
diğerine merhamet etmeyi bilsin. Vicdanlı insanlar olsun burada. Bana dokunmayan
yılan bin yıl yaşasın demesin kimse. Herkes diğerinin kolu kanadı olsun.
İkinci koğuş ise;
"İşkence Koğuşu" olsun. Burada insanları kıranları, yarı yolda
bırakanları, seviyor gibi davranıp gidenleri cezalandıralım. Sevmeyi öğretelim
mesela ya da sevmese bile incitmemeyi, saygı duymayı öğretelim. Sonra "Aşk Koğuşu" olsun. Aşksız
olmaz sonuçta değil mi? Ama aşk diyorsak böyle en afillisinden. Bol acılı
olmalı ki tadı tuzu olsun. Yeni Keremler Aslılar doğar belki burada.
Böyle böyle devam etsin koğuşlar. Hepsinin tek ortak yönü de
"Adalet" olmalı bence. Çünkü adaletin olmadığı yerde zulüm, hüzün,
gözyaşı eksik olmaz. Adaletsiz merhamet, ceza, aşk, sevgi, kanun olmaz.
Olduğuna rastlamadım.
Bu hayalleri kurmadan önce demiştim sanki ütopik hayaller olur
diye. Sınıfsız bir hayal bile kuramıyoruz çünkü biz. Bu bizim doğamız belki de
bilmiyorum. Şimdi dönüp dolaşıp konuyu sana nasıl bağlayacağımı düşünüyorsan
eğer benim de bir sınıfım var evet. O da sensin. Sınıfım sen oldun olalı ben,
ben değilim. Sanki senden önce bir "ben" yokmuş gibi davranıyor bu
beden. İğneli tellerle sana bağlandım. Kurtulmaya çalıştıkça dikenleri vücuduma
batıyor. Senin sınırlarından çıkmak istedikçe daha çok yaralanıyorum. Sende
kaldıkça da eriyorum. Yani anlayacağın iki taraflı da bir müebbet bu..
Hiç yorum yok: