Header Ads

Son Yazılar
recent

Şükrü Erbaş Sonsuzun Uçları

 Şükrü Erbaş Sonsuzun Uçları


1.
Neden kimse sana benzemiyor Hatice?

2.
Gözyaşımın sahibi
Ne zaman alnımı camlara dayasam
Kanatlarını batıra batıra
Sana uçuyor bütün kuşlar.

3.
Ölümü senden mi öğrenecektim
Soluğu canımdan çekilen kadınım.

5.
Çocuklar geldiler mi hiç?

Geldiler Hatice
İçimize baktık uzun uzun
Sana geldik
Tek tek odaları kokladılar
Bizimle ağladın sen de
Sonra yine ikimiz kaldık.

6.
İster ölüm olsun ister ayrılık
İnsan unutur mu var olduğu bedeni.
Dünya sözüm, can evim
Bir gün ağzından uzak gülerse ağzım
Tanrı gökyüzüyle boğsun beni.

12.
Ömür Hanım
Çıkarıp çerçevesinden o hayal zamanları
Silmezsem eğer hayatın harfleriyle
Her gün biraz daha tozlanacak evimiz.

14.
“Evden uzaklaş biraz
Antalya’dan çık
Mezarlığa gitme her gün
Fotoğraflar dünyayı örter
Acı soğusun
Sen Tanrı değilsin
Ölülerden değil
Dirilerden geçer zaman
Git, bir başka insana dokun…”

Ben de öyle yapıyorum
Harflerden binlerce Hatice yaratıp
Tek tek dokunuyorum hepsine
Büyüyorum, büyüyorum
Nasılsa ölüm var değil mi
Binlerce hayatla gülüyorum zamana
Gülüyor benimle birlikte Hatayi de:
Bir dedim var bin dermana değişmem.

18.
Odalardaki boşluğunu topladım geldim
Neşet’in bütün seslerini topladım geldim
Yalnız uçan kuşların gökyüzünü topladım geldim
Yastığında solan tülbendin kokusunu topladım geldim
Çocuklar aradı, sslerinin aştığı yolları topladım geldim
Bir kadın ilaç soruyordu eczanede, elleri yok
Alın çizgisinde yanan kandilin fitilini topladım geldim
Sen nasıl yok olursun anlamıyorum, topladım geldim
Gül bozuk, kadife soğuk, karanfil gözyaşı kurusu
Limoni bir selvi bütün armağanım, geldim…

Şahgülüm, başucundayım, sevgililer günün kutlu olsun…

20.
Tuhaf bir adam oldum
Kendimle konuşuyorum evin içinde
Biraz da şu koltuğa oturayım, diyorum
Perdeleri ne kadar zamanda yıkardın, diyorum
Bir gün olsun açık bırakmıyorum yatağımızı
El ayak değmeyen yerler nasıl tozlanıyor böyle
Merak etme, mutfağı tertemiz ettim
Terlikler senin istediğin gibi duruyor
Çamaşır ipini silmeden asmıyorum çamaşırı
Bir kahve yapayım diyorum
İki fincan koyuyorum, süt hazırlıyorum sana
Sessizlikten mi nedir
Bütün bunları yüksek sesle söylüyorum.

İnsan başka nasıl katlanır ölüme, bilmiyorum.

21.
Misafirler gitti
Biz kaldık yine.

Eşyaların düzeni bozulmasın diye
Çırpınıp durdum sessizce.

Yeri değişen her şeyin
Sen biraz daha uzaklaştırdığını söyledim
Öylece baktılar yüzüme.

İnsan anıları nasıl korur başka
Bilmiyorum
Duvarda kocaman bir çivi deliği.

Yollarımın sahibi
Ben ölene kadar
İkimiz de bir yere gtmiyoruz.

24.
Ömür Hanım
Seni çok özledim, çok
Ben gelene kadar çürüme ne olur.

Yüzüm kuyular mührü
Ellerim iki turna uyuduğun sonsuzlukta
Odalar toprak döküyor üstüme.

Ölümü de dünyada yaşıyormuş insan
Gövdem kalbimin darağacı
Şahgülüm… uzun sürmeyecek yalnızlığım…

25.
Sarkaç durdu. Kapı yok.
Ayna buğulanmıyor.
Tanrı bitti.

Ölüm değil büyük ceza
Her zerresi yalnızlık
Bir dünyayı sevmek hâlâ.

Ayrılık burcum…
Parmaklarım birer mihrap çırası
Gövdem bitene kadar tüteceğim başında.

27.

Ömür hanım, iyi ki ben de seninle yaşadım dünyayı.

29.
Dünyanın bütün seslerini alıp götürdün
Mezarından başka harf kalmadı ağzımda.
Yoruldum kalabalığın hayatından
Yaşamak diye el çırptığım ne varsa
Şimdi bir ölüm türküsü, bir hatıra yangını
Yalnızlık çark dönüyor üstümde.

Yeryüzü şarkım, sürmeli pencerem
Her sabah aynı soğuk
Her akşam aynı keder
Yastığını koklaya koklaya öğrendim
İnsan bir kere ölmüyormuş meğer…

30.
Ölüm evini buldu.

Ağzımızda son bir dünya hecesi
Yüzümüz, suyuyla boğulmuş bir göl
Kirpiklerimizde
kurumuş arzular
Geçip oturdu “ılık minderimize”

Ben şimdi o bağbanım Hatice
Kemiklerin çiçek açsın diye
Çırpınıp duran başında…

36.
Ölüler yaşlanmazmış
Yalan
Sensin canımda çırpınan zaman.

Bir gün ben de
Senin kış bahçende–

Sevmek başka nedir Ömür Hanım…

38.
Ayrılık mı olur seninle benden
Meğer başım düşe meydan içinde.

Harfim, hecem, cümlem
Bütün hatıralarımızı toplayıp geleceğim
Ayrılık o zaman tamam olacak.

39.
– İçme şunu, beni ortada bırakacaksın.

– Biraz toparlanayım da Karadeniz’e gidelim.

– Gittiğin yerde bir gece kal. Bne iyiyim. Yazık sana.

– Gelmiyorlar diye söylenip durma insanlara.

– Kimseye borcumuz kalmadı değil mi?

2014-2016



Şükrü Erbaş
yaşıyoruz sessizce / Kırmızı Kedi Yayınevi / 2016


Hiç yorum yok:

'; (function() { var dsq = document.createElement('script'); dsq.type = 'text/javascript'; dsq.async = true; dsq.src = '//' + disqus_shortname + '.disqus.com/embed.js'; (document.getElementsByTagName('head')[0] || document.getElementsByTagName('body')[0]).appendChild(dsq); })();
Blogger tarafından desteklenmektedir.