Header Ads

Son Yazılar
recent

Emrah Serbes Afili Parçalar Madde 49 - 60



 Emrah Serbes Afili Parçalar Madde 49 - 60


49. halkın takımı ve benim gömlek
Trabzonspor, Uzungöl’e hidroelektrik santrali yapıyor. Bir spor kulübünün işi hidroelektrik santral yapmak mıdır Allah aşkına? Geçen yıl 1 mayısta Taksim’e çıkan Halkın Takımı grubundan arkadaşlarım var, o kadar eski arkadaşlar ki ne zaman tanıştığımızı hatırlamıyorum. Hafta sonu Beşiktaş-Trabzon maçı için pankart hazırlamışlar konuyla alakalı, takıldım peşlerine, gittim maça. 61. dakikada eski açıkta pankartı açtık. Polis geldi, pankartı vermeyelim derken itiş kakış başladı. Pek adil bir dövüş olduğu söylenemez, çünkü bizim çevik kuvvet sekiz kişi bir araya gelmeden adam dövemiyor. Aldılar götürdüler, polis minibüsüne kadar yerde sürüdüler, kafamı tekmelediler. Yazarım dedim diye polisin biri başparmağımı kırmaya çalıştı. Sorun değil dokuz parmakla da yazarız. Ama nedir bu psikopatlık, nedir bu düşmanlık. Ne yaptık bu ülkeye de bu kadar nefreti hak ettik. Baharlık bir gömlek almıştım onu bile yırttılar.
50. o gece
Kurtuluş Parkı’nda yaprak dökümü. Hava açık. Yıldızlar yere yakın. Taş atsak bir ikisini düşürebiliriz. Neden olmaz diye soruyorum. Mutsuz oluruz diyorsun. Herkes mutlu olacak diye bir kural yok biz de mutsuz olalım. Birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Sanki az önce, orada bir yerde, kaybettiği anahtarlığı arar gibi.
51. saray kapıları
Dolmabahçe Sarayı’nın önünden geçiyoruz. Bu saray kapıları niye bu kadar ihtişamlı? Çünkü içeri girmek yasak. Kapıya bakıp bir sonuca varmak lazım.
52. genel plan
Birbirimize ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Zalimliğin başladığı yer burası, hoşgörünün başladığı yer de. Ama bunu sözcüklerle anlatmanın imkânı yok. Bir saat kadar Noir désir dinlemek lazım.
53. ara bölge
Ölümle hep başkasının başına gelen bir şey olarak karşılaşıyoruz. Bir ara bölge olsa, buna uygun bir yaşam formu, dünyayı daha iyi anlayacağız.
54. sözcüklerle uğraşan biri evliya olamaz
Seni başka türlü ummuştum diyorsun. Nasıl? Belki de ben hariç herhangi biri gibi. Bu da benim hatam. İnsan içine hiç çıkmayacaktım.
55. kaybetmek
Arada birbirimizi kaybettiğimiz iyi oldu. Bir şeyin kıymetini bilmenin en klasik yolu onu kaybetmektir.
56. aramızdaki en kısa mesafe
Barış Bıçakçı’nın en iyi kitabı, Aramızdaki En Kısa Mesafe. Ama o bunun farkında değil. Olabilir, herkes yanılabilir.
57. sonrası
Sonrası biraz bulanık. Başka bir şeyi ararken bulunan bir şey gibi. Yarım kalmaya mecbur bir sevinç. Elimizde bir bilet var ama ne tam ne öğrenciyiz. Tanrım bu kare bulmacayı sen hazırlamışsındır umarım. Çünkü çözemedikçe beni sinir eden şey, onu benim kadar günahkâr birinin hazırladığını düşünmek.
58. giderken
Bir sıkıntıyı anlatmak istedim. Ama bir şeyi başka bir şeye benzetmekten başka bir şey gelmedi elimden. Kaybettiği savaştan sonra yakıp yıkarak geri çekilen ordular gibi. Mağlup olduğu oranda zalim. Trajik hatamız: Kendimizle ilgilenmeye alıştık, başka bir şeyle ilgilenemiyoruz artık. Sen çocuk yap kurtul istersen bu dertten bana da bir bira söyle giderken.
59. ateşe benzemek için
Altı yaşında bir yaprağa dokundum ve dedim ki sevgili yaprak seni hiç unutmayacağım. Yedi yaşında gasp ettim hain bakkalı ve siyah beyaz televizyonda seyrettim ilk Pembe Panter’i. İkinci çinkoda kaldım 1989 yılbaşında. Malmö maçından sonra oturup ağladım. Körfez Savaşı’nda Amerika’yı tuttum. Petrole bulanmış o hüzünlü karabatak kuşu yüzünden. Çok sonra öğrendim Alaska’daki bir tanker kazasında kirlenen kuşların görüntüsünü kullandıklarını. Arapçayı gofret ambalajlarından sökmeye çalıştım ertesi yaz. Gonga vurdum ses çıkmadı o kış, bir rüyada. Kulağıma sinek kaçmasından ve bu sebeple delirmekten korktum birkaç yıl. On altı yaşında, tam söze girecekken tentenin üstünde gezinen kedi bütün çay bahçesini tedirgin etti. Okuldan kaçıp 1 Mayıs’a gittim on yedi yaşında. Ertesi yıl her taraf yıkıldı bir yaz gecesi. Evrenin temel yasası: Bağlı olan her şey bir gün çözülür, atom altı parçacıklar bile. On dokuz yaşında gündüzleri uçarıydım geceleri stoacı. Bulduğum yerde yitirdiğim bir şey vardı o sonbahar, Ankara’ya ilk gelişim. Ama neydi, kim bilir. Çekilen acıların beş saniye içinde kendi kendilerini imha etmelerini istiyordum galiba. Bin kez dinledim şu hüzünlü anonsu: Son istasyon Batıkent. Metronun girişinde yatmıştım bir gece. Altüst, sarhoş, yalınayak. Onca yıl sonra başladığım yerdeydim. Yemiştim Pembe Panter’den beşpençeyi, etkisiz hale getirilmiştim. Orada öyle iki seksen uzanmış, hiç verilmemiş bir sözün gerçekleşmesini beklemiştim. Şimdi ateşe bakıyorum ateşe benzemek için.
60. yaşadıklarımdan öğrendiğim hiçbir şey yok
            romanlarda anlattılar filmlerde öpüştüler. anneannemin fısıldadığı öyküler var bir de durağına hiç uğramamış otobüsler. başkaları sevişirken gıcırdayan yatak yaylarına kulak kabarttın mı hiç. apartman önlerinde çekirdek çitleyen çocuklara dikkat ettin mi. yüksek sesle konuşan alçakları dinledin mi yeterince. o zaman çoraplarını çıkar çünkü aynı saftayız.
            anlatıla anlatıla yalama olmuş hatıralar var çok şükür. başka hatıraların arasına karışıp bambaşka hatıralara dönüşen hatıralar. ve hiç yaşanmamış hatıralar var bence en güzelleri. o zaman ellerini ceplerinden çıkar çünkü kahve söyledik.
            gitmek istemediğin şehirlerden geliyorum geceleri. rüyalarında kuruyan nehirlerden geliyorum. bir kaplumbağanın kalbiyle geliyorum. bir kaplumbağanın kalbini sökersen o kalp bir saat daha atar. bir dere elli sene sonra taşar bir telefon yüz yıl çalar. ne öğrendik bu aşktan: insan bir gün herkesi unutabilir. o zaman hayaletlere inan çünkü onlar hep dokunabilir.


  
Emrah Serbes

Hiç yorum yok:

'; (function() { var dsq = document.createElement('script'); dsq.type = 'text/javascript'; dsq.async = true; dsq.src = '//' + disqus_shortname + '.disqus.com/embed.js'; (document.getElementsByTagName('head')[0] || document.getElementsByTagName('body')[0]).appendChild(dsq); })();
Blogger tarafından desteklenmektedir.